TAM YARGI DAVASI NEDİR?
İYUK m.2/1-b’ye göre İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar olarak düzenlenmiştir. Yani idarenin yapmış olduğu idari eylem ve işlem sebebiyle kişisel hakkı ihlal edilen, maddi veya manevi zarar gören, tam yargı davasıyla hem hakkını hem de zararının tazminini isteyebilmektedir.
TAM YARGI DAVASI ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Tam yargı davası deyimi genel bir deyimdir, özelinde baktığımızda çeşitli dava türleri tam yargı davası ismi altında toplanmaktadır:
- TAZMİNAT DAVASI: İdarenin işlemi veya eylemi sebebiyle maddi veya manevi zarar görenlerin, zararın giderilmesi amacıyla açabildikleri tam yargı davası çeşididir.
- GERİ ALMA (İSTİRDAT) DAVASI: Hukuka aykırı olarak idarenin hesabına geçen bir malvarlığının veya parasal değerin geri alınması talebiyle açılan bir tam yargı davası çeşididir.
- VERGİ DAVALARI: Devlet ile birey arasında çıkan, vergiye ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi için getirilen bir dava yoludur. Bir tam yargı dava çeşididir.
- İDARİ SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVALAR: Kamu hizmetleri ve bunun yürütülmesi amaçlanan sözleşmelerde çıkan uyuşmazlıkların çözümü için açılan tam yargı davası çeşididir.
TAM YARGI DAVASI ŞARTLARI NEDİR?
İYUK m.2/1-b’ye göre Tam yargı davası tanımlanırken kişisel hakları doğrudan idarenin eylemi ya da işlemi ile zarar görenler tam yargı davası açabildiği hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre tam yargı davası açabilmek için:
- İdarenin eylemi ya da işlemi olmalı
- Bu işlemden ya da eylemden bir hak ihlali veya zarar doğmuş olmalı
- İdarenin eylemi ya da işlemi ile doğan zarar ve hak ihlali arasında nedensellik bağı olmalı
- Görev ve yetki tam olmalı
İDARİ İŞLEM VE İDARİ EYLEM AYRIMI NEDİR ?
İdari işlem, idari makamların kamu gücü kullanarak idare işlevine yönelik olarak tesis etmiş oldukları idare hukuku alanında sonuç doğuran hukuki işlemlerdir.
İdari eylem ise; idarenin, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan veya bir idari sözleşmeye dayanmayan her türü faaliyeti (fizik alanında görülen iş, hareket ve çalışmalar) veya hareketsiz kalması durumudur.
TAM YARGI DAVASINDA İDARENİN HUKUKİ SORUMLULUĞU NEDİR ?
Anayasa m.125’e göre İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. Bu zarar idarenin kusurunun olup olmamasına göre ikiye ayrılır; Kusurlu sorumluluk ve kusursuz sorumluluk.
- İdarenin kusur sorumluluğu (hizmet kusuru): İdarenin yapmış olduğu hizmet sırasında ortaya çıkan aksaklık sebebiyle kişileri zarara uğratmış olması idarenin kusur sorumluluğunu doğurur. Kusurun idarenin hizmeti sebebiyle doğmasından sebep kusur sorumluluğuna hizmet sorumluluğu da denmektedir.
- İdarenin kusursuz sorumluluğu: İdarenin kusurunun aranmadığı, meydana gelen zarar ile idarenin eylemi veya işlemi arasında illiyet bağının bulunmasının yeterli olduğu sorumluluk türüdür.
Tam yargı davalarında idarenin sorumluluğunun belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Öncelikle söz konusu davada idarenin hizmet kusurunun olup olmadığı araştırılmalıdır. Hizmet kusurunun varlığı halinde kusurlu sorumluluk ilkelerine göre karar verilecektir. Hizmet kusuru söz konusu olmadığı taktirde, kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği idarenin sorumlu tutulup tutulamayacağı mahkeme tarafından değerlendirilir. Değerlendirme sonucuna göre kusursuz sorumluluğun varlığı halinde kusursuz sorumluluğun gerektirdiği ilkelere göre karar verilir. Aksi halde kusursuz sorumluluk da tespit edilmediyse idarenin herhangi bir sorumluluğundan bahsedemeyiz.
Mahkeme, maddi veya manevi tazminat davalarında tazminata hükmederken idarenin sorumluluk nedeninin hangi sorumluluğa dayanarak karar verdiğini, kararın gerekçesinde mutlaka açıklamalıdır.
SOSYAL RİSK İLKESİ: Terör, savaş gibi hukuksuz eylemleriyle kamu ve anayasal düzeni bozmaya çalışanların bu eylemleri sırasında üçüncü kişileri zarara uğratması halinde, İdare kusursuz olsa dahi bu zararları tazmin etmekle yükümlüdür. Bu ilke, özellikle Yargısal İçtihatlarda karşımıza çıkan bir ilkedir.
TAM YARGI DAVASINDA GÖREV VE YETKİ
Tam yargı davası için görevli mahkeme konunun niteliğine göre idare mahkemeleri veya vergi mahkemeleridir.
Yetki İYUK m. 32 ve devamında düzenlenmiştir. Genel düzenlemeye göre “Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir” .
TAM YARGI DAVASININ AÇILMASI
İYUK m.13/1’de doğrudan doğruya tam yargı davası açılması düzenlenmiştir. “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.”
Madde metnine göre:
- İdarenin eyleminden zarar gören tam yargı davası açmadan önce, idarenin eylemini öğrenmesinden itibaren bir yıl ve herhalde beş yıl içinde ilgili idareye hakkı için talepte bulunmalıdır.
- Söz konusu talebin kısmen veya zımni olarak reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günde itibaren dava açma süresi içinde tam yargı davası açılabilmektedir.
- İptal ve tam yargı davası gereken hallerde bu iki dava türü birlikte açılabilmektedir.
- Olası bir yanlışlık halinde adli yargıda açılan dava için idareye talepte bulunma şartı aranmamaktadır. İYUK m.13/2’de bu durum ele alınmaktadır “Görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz.”
TAM YARGI DAVASI AÇILMASINDA SÜRELER
Tam yargı davasında dava açma süresi, idarenin zarara neden olan eylem veya işlemiyle zararın kapsamının tam olarak öğrenilmesiyle birlikte başlar.
- İdari eylemler sebebiyle tam yargı davası açılma süresi:
“İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.” (İYUK m.13).
Otuz gün içerisinde idareden cevap verilmemesi halinde zımni red, otuz gün içinde red kararı verilirse de tamamen red anlamlarına gelmektedir ve bu gelen kararla birlikte idare mahkemesinde altmış günlük, vergi mahkemesinde ise otuz günlük tam yargı davası açma süresi işlemeye başlamaktadır. Bu süreç içinde tam yargı davası açılmalıdır aksi halde dava açma hakkı sona ermektedir.
- İdari işlemler sebebiyle idari yargıda tam yargı davası açılma süresi:
- Genel dava açma süresi: “Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür”(İYUKm.7/1). İdari işlemin tebliğinden itibaren idare mahkemelerinde altmış gün ve vergi mahkemelerinde otuz gün içerisinde tam yargı davası açılmalıdır. Bu süreler hak düşürücü süre niteliğindedir. Kural olarak tüm idari işlemlere karşı tam yargı davası açılırken bu dava açma süreleri uygulanır.
- Özel dava açma süresi: İYUK m.7 de söz edildiği hal itibariyle dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde genel dava açma süresi uygulanmaktadır. İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda veya özel maddelerde, genel dava açma sürelerinin dışında ayrı dava açma süreleri öngörülebilir. Bu durumda genel dava açma süresi değil özel kanundaki düzenlemeye göre hareket edilmektedir.
- İdari işleme karşı iptal davası ve tam yargı davasının beraber açılması halinde dava açma süresi: “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11. madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır” (İYUK m.12)
İlgililer iptal ve tam yargı davasını beraber açabilecekleri gibi önce iptal davası ardından tam yargı davası da açabilmektedirler. Haklarını ihlal eden idari işlem için açtıkları iptal davasının karara bağlanması üzerine idari mahkemede altmış gün, vergi mahkemesinde ise otuz gün içerisinde tam yargı davası açabilmektedirler.
İYUK m.11’e göre ise “İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur.
- Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır.
- İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.”
EMSAL KARARLAR
1. Danıştay 5. Dairesi, 2012/11779 E., 2013/1126 K.
Bu davada, devlet memurunun görevini yerine getirirken hatalı bir işlem nedeniyle mağduriyet yaşaması sonucu açılan tam yargı davasına ilişkin karar verilmiştir. Danıştay, kamu görevlilerinin hukuka aykırı eylemleri sonucu meydana gelen zararın idare tarafından tazmin edilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Davada, “idarenin, memurun yaptığı hata nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır.” ifadesi yer almıştır.
Önemli Noktalar:
- Kamu görevlisinin görevini yerine getirirken yaptığı hata nedeniyle zarar oluşmuş.
- İdare, kamu görevlisinin bu hatalı eylemleri nedeniyle zarar gören kişiye tazminat ödemekle yükümlüdür.
2. Danıştay 12. Dairesi, 2009/4193 E., 2009/2605 K.
İdari bir işlemde Bu davada, bir kamu kurumunun verdiği idari kararın hukuka aykırı olduğu ve bunun sonucunda bir kişinin zarar gördüğü belirtilmiştir. Danıştay, idarenin kararının hukuka aykırı olmasının, doğrudan tazminat sorumluluğu doğurduğunu ifade etmiştir.
Önemli Noktalar:
- hukuka aykırılık bulunmuş.
- İdarenin hukuka aykırı işleminden doğan zararın tazminine karar verilmiştir.
3. Danıştay 8. Dairesi, 2014/5441 E., 2015/2302 K.
Bir memurun görevde iken yasal olmayan bir işlem nedeniyle mağduriyet yaşadığı bir durumda, Danıştay, idarenin sorumluluğunu belirlemiş ve zarar gören kişinin tam yargı davası açmasına olanak tanımıştır. Kararda, “idarenin hata ve kusurlu işlemi nedeniyle tazminat ödenmesi gerekliliği” vurgulanmıştır.
Önemli Noktalar:
- Kamu görevlisinin yaptığı işlem nedeniyle zarar meydana gelmiş.
- İdare, kendi yaptığı hatalı işlem nedeniyle sorumlu tutulmuştur.
4. Danıştay 6. Dairesi, 2010/2674 E., 2011/2556 K.
Bu karar, idarenin bir kamu görevlisinin yaptığı işlemdeki hataları nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmin edilmesi gerektiği yönünde verilmiştir. Kararda, idarenin kamu görevlilerinin işleme dayalı hatalarından sorumlu tutulabileceği ifade edilmiştir.
Önemli Noktalar:
- Kamu görevlisinin yaptığı işlem hatalı bulunmuş.
- İdarenin, bu hatalı işlemlerden dolayı sorumluluğu olduğu belirtilmiştir.
5. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2011/11558 E., 2012/7775 K.
Bu davada, kamu görevlisinin hatalı bir işlemi sonucu bir şahıs mağdur olmuş ve idareye karşı tazminat davası açmıştır. Yargıtay, idarenin sorumluluğunun belirlenmesinde, kamu görevlisinin görevini yerine getirirken hukuka aykırı hareket etmesinin etkili olacağını vurgulamıştır.
Önemli Noktalar:
- İdare, kamu görevlisinin yaptığı hatalı işlemler nedeniyle tazminat ödemekle yükümlüdür.
- Kamu görevlisinin eylemi ile idarenin sorumluluğu arasında bağlantı kurulmuştur.
İDARENİN KUSURSUZ SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN EMSAL KARARLAR:
1. Danıştay 5. Dairesi, 2014/6246 E., 2016/2861 K.
Karar Özeti: Danıştay, bu davada idarenin kusursuz sorumluluğuna karar vererek, idarenin bir kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilen hukuka aykırı bir işlem nedeniyle zarar gören kişiye tazminat ödemesi gerektiğini belirlemiştir. Kamu görevlisi, yaptığı işlemin sonucunda kusurla hareket etmemiş olsa da, işlemdeki hukuka aykırılık nedeniyle idare sorumlu tutulmuştur.
Önemli Noktalar:
- Kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince, idare herhangi bir kusur olmasa dahi zarar gören kişiye tazminat ödemekle yükümlüdür.
- İdarenin işlem veya eylemlerindeki hukuka aykırılık, zarar doğurmuşsa kusur aranmaksızın tazminat ödenmelidir.
2. Danıştay 12. Dairesi, 2008/10726 E., 2010/5729 K.
Karar Özeti: Bu davada, idare, kamu hizmeti sunarken bir hata yapmadan zarar meydana getirdiği gerekçesiyle kusursuz sorumluluğu çerçevesinde sorumlu tutulmuştur. Olayda, idarenin hukuka aykırı bir işlem nedeniyle bir kişinin mal varlığında zarar meydana gelmiştir. Danıştay, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanarak, idarenin tazminat ödeme yükümlülüğünü vurgulamıştır.
Önemli Noktalar:
- İdarenin kusursuz sorumluluğu ilkesine göre, idare, işlemin hukuka aykırılığı nedeniyle tazminat ödemek zorundadır.
- İdarenin hukuka aykırı işlemi veya eylemi sonucunda kusursuz sorumluluk bağlamında sorumluluk doğar.
3. Danıştay 6. Dairesi, 2009/1580 E., 2011/3080 K.
Karar Özeti: Bir kamu kurumunun hatalı idari kararları sonucu zarar gören bir kişi, idareye karşı açtığı tam yargı davasında başarılı olmuştur. Danıştay, idarenin kusursuz sorumluluğu çerçevesinde, idarenin yaptığı hatalı işlem nedeniyle zarar gören kişiye tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiştir.
Önemli Noktalar:
- Kusursuz sorumluluk ilkesinin uygulanması ile idare, hatalı bir karar verdiği için sorumlu tutulmuştur.
- Kamu görevlisinin kişisel hatası değil, idarenin yaptığı işlemdeki hatalar tazminat yükümlülüğünü doğurmuştur.
4. Danıştay 10. Dairesi, 2011/11721 E., 2012/7280 K.
Karar Özeti: Bu davada, kamu görevlisinin yaptığı bir işlemde herhangi bir kusur bulunmamakla birlikte, idarenin kusursuz sorumluluğu çerçevesinde tazminat ödemesine karar verilmiştir. Olayda, bir kamu kurumunun yaptığı işlem hukuka aykırı bulunmuş ve bu nedenle idare, tazminat ödemekle yükümlü kılınmıştır.
Önemli Noktalar:
- İdarenin sorumluluğu kusursuz sorumluluk kapsamında belirlenmiştir.
- İdarenin yaptığı işlemde bir kusur bulunmamakla birlikte, hukuka aykırılık nedeniyle zarar doğmuş ve tazminat talep edilmiştir.
5. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2011/13078 E., 2012/5052 K.
Karar Özeti: Bir kamu kuruluşu, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanarak sorumlu tutulmuş ve zarar gören kişiye tazminat ödemesi istenmiştir. Olayda, kamu kuruluşunun eylemi veya işlemi sırasında kusur bulunmamakla birlikte, işlemdeki hukuka aykırılık nedeniyle tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Önemli Noktalar:
- İdare, herhangi bir kusur işlemi yapmamış olsa da kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminat ödemek zorundadır.
- Hukuka aykırılık nedeniyle zarar meydana gelmiş ve tazminat hakkı doğmuştur.