PMYO ÖĞRENCİ ADAYLARININ GENEL OLARAK POLİSLİK MESLEĞİNE ALIMINDA ELEME VE MÜLAKAT SÜRECİ

PMYO ÖĞRENCİ ADAYLARININ GENEL OLARAK POLİSLİK MESLEĞİNE ALIMINDA ELEME VE MÜLAKAT SÜRECİ

Ülkemizin polis ihtiyacını karşılamak, polis olmak isteyenleri belirli eğitimlerden geçirerek polislik mesleğine hazır hale getirmek adına merkezler kurulmuştur. Ülkemizde bulunan bu merkezler: POMEM, PMYO, PAEM adlandırılır. Bu merkezler hakkında kısa bir bilgi edinirsek:

  • Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) (Polis yetiştirir ve 6 ay eğitim verilir.)
  • Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) (Polis yetiştirir ve 2 yıl eğitim verilir.)
  • Polis Amirleri Eğitim Merkezi (PAEM) (Komiser yetiştirir ve 11 ay eğitim verilir.)

1)         PMYO ÖĞRENCİ ADAYLARININ MESLEĞE ALIM SÜRECİ

PMYO öğrenci adaylarının Polis Meslek Yüksekokullarına alımını düzenleyen Polis Akademisi Başkanlığı Polis Meslek Yüksekokullarına Giriş Yönetmeliği aşağıdaki gibidir.

Görüldüğü üzere PAEM’e öğrenci adaylığı için aranan şartlar yukarıdaki mevzuatta açıklanmıştır.

  1. Sınav Komisyonlarının Oluşturulması
  2. Ön Sağlık Kontrolü
  3. Fiziki Yeterlilik Sınavı
  4. Mülakat Sınavı
  5. A) ÖN SAĞLIK KONTOLÜ

Bu süreçte önce sınav komisyonları oluşturulduktan sonra ön sağlık şartları aşamasına geçilir. Öğrenci adayları ön sağlık kontrolünden geçirilir. Bu kontrol Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.

Ön sağlık kontrolü sonrasında adaylar hakkında “Polis Meslek Yüksekokulları Öğrenci Adayı Olur” veya “Polis Meslek Yüksekokulları Öğrenci Adayı Olamaz” şeklinde karar verilir. Hakkında “Öğrenci Adayı Olamaz” şeklinde karar verilen adaylar, fiziki yeterlilik ve mülakat sınavı aşamalarına geçemezler. Bu karara karşı ayrıca İdare Mahkemesinde dava açmak mümkündür. Bu aşamada başarılı olan adaylar fiziki yeterlilik sınavı aşamasına geçmeye hak kazanır.

  1. B) FİZİKİ YETERLİLİK SINAVI

Ön sağlık kontrolünü geçen adaylar fiziki yeterlilik sınavına alınırlar. Fiziki yeterlilik sınavı; Polis Akademisince belirlenecek kriterler çerçevesinde yapılır. Erkek ve kadın adayların sınavları farklı kriterlere göre değerlendirilir. Başarılı olmak için yüz tam puan üzerinden en az altmış puan almak gereklidir.

  1. C) MÜLAKAT SINAVI

Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) öğrenci adayları fiziki yeterlilik sınavını başarıyla geçerek mülakat sınavına girmeye hak kazanır. Genel sıralamaya oransal olarak en fazla etki eden aşama bu aşamadır.

Yönetmeliğe göre mülakat komisyonunda, adayların hal ve hareketlerinin psikolojik açıdan değerlendirmesini yapmak üzere psikolog veya rehberlik ve psikolojik danışmanlık bölümü mezunu bir üye görevlendirilmeli ve bu değerlendirme mülakat komisyonu ile paylaşılmalıdır.

Yine yönetmeliğe göre “Adaylara, Soru Hazırlama Komisyonunca hazırlanıp Soru Denetleme Komisyonunca uygun görülen soruların yazılı olduğu bir kart çektirilir. Konu hakkında düşünmesi ve sunum yapması için süre verilir. Konu ile ilgili komisyonca adaya sorular sorulabilir.”

Değerlendirmede adayın;

  1. a) Konu hakkında bilgi düzeyi,
  2. b) Kendisinden istenileni kavrama,
  3. c) Özgüveni,

ç) İfade etme yeteneği,

  1. d) Beden dilini kullanma becerisi,

olmak üzere beş ayrı kritere göre ve her bir kriter yirmi puan olmak üzere toplam yüz tam puan üzerinden yapılır. Adayın mülakat sınavından başarılı olabilmesi için yüz puan üzerinden en az yetmiş puan alması gerekir.”

Görüleceği üzere bir adayın mülakat aşamasını da başarı ile geçebilmesi için yüz tam puan üzerinden en az 70 puan alması gerekmektedir. Aksi takdirde aday başarısız sayılır ve bu aşamada elenmiş olur.

2) SINAV SONUCUNUN BELİRLENMESİ, GENEL PUANIN TESPİTİ VE İLANI

Ön sağlık kontrolünden geçen, fiziksel yeterlilik sınavından en az 60 puan alan ve son olarak mülakat sınavından en az 70 puan alan Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) öğrenci adayları tüm aşamalardan başarıyla geçmiş sayılır ve başarı sıralamasının belirlenmesi açısından genel puanı hesaplanır.

Yönetmeliğe göre Adayların başarı sıralamasına esas PMYO giriş puanı; adayın KPSS puanının % 25’i, fiziki yeterlilik sınavı puanının % 25’i ve mülakat sınavı puanının % 50’sinin toplamıdır. Başarı sıralaması puanında eşitlik olması halinde sırasıyla; KPSS’den alınan puan, mülakat puanı, fiziki yeterlilik puanının yüksekliği esas alınır. Bunlarda da eşitlik olması halinde yaşı küçük olan aday tercih edilir.

Görüldüğü üzere genel başarı sıralamasını etkilen en önemli unsur %50 oranla mülakat sınavı puanıdır. Sınav sonuçları Polis Akademisi Başkanlığınca ilan edilir. Asil, yedek ve başarısız olmak üzere ayrı ayrı sınav sonuç listesi düzenlenir. Buna göre sınav sonucu “başarısız” olarak ilan edilen adayların asil veya yedek sıralamasına giremeyip fiziksel yeterlilik sınavından 60 puanın altında veya mülakat sınavından 70 puanın altında aldığı anlaşılır.

3) MÜLAKAT SONUÇLARINA İTİRAZ SÜRECİ

Anayasa MADDE 125- İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.

Bu hüküm ile ifade edilmek istenen etkili bir yargısal denetimin sağlanmasıdır. Bu nedenle Polis Amirleri Eğitim Merkezleri (PAEM) öğrenci adaylarının bu sınavlarda başarısız sayılma işleminin de tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılabilmesi gerekmektedir.

4) MÜLAKAT SINAVI SONUCUNDAN DOLAYI İLİŞİĞİ KESİLEN ADAYIN MÜLAKAT SINAV SONUCUNA İTİRAZ ETMESİ İÇİN GÖREVLİ MAHKEME NERESİDİR?

Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) öğrenci adaylarının mülakat sonucunun elverişli olmamasına karşılık adaylar 2577 sayılı ve 20/1/1982 Resmî Gazete tarihli İdari Yargılama Usulü Kanununa göre idare mahkemesine yürütme durdurma istemli iptal davası açmalıdır.

5) MÜLAKAT SINAVI SONUCUNDAN DOLAYI İLİŞİĞİ KESİLEN ADAYIN MÜLAKAT SINAV SONUCUNA İTİRAZ ETMESİ İÇİN YETKİLİ MAHKEME NERESİDİR?

Polis Amirleri Eğitimi Merkezi (PAEM), Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) ve Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) öğrenci adaylarının mülakat sonucunun elverişli olmamasına karşılık adayların açacağı dava 2577 sayılı ve 20/1/1982 Resmî Gazete tarihli İdari Yargılama Usulü Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasına göre “İdari Davalarda Genel Yetki başlığı altında” şu şekilde belirtilmektedir:

Madde 32 – 1. Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.

Buna göre mevcut idari merciin olacağı yer ezcümle PAEM, PMYO ve POMEM kurumlarının bulunduğu şehirdeki idare mahkemesi, mülakat sınavının sonucu nedeniyle ilişiği kesilen adayın açacağı davada yetkili mahkemedir.

6) DAVA AÇMA SÜRESİ NEDİR?

Polis Meslek Yüksekokulları (PMYO) öğrenci adaylarının ön sağlık kontrolünü ve fiziki yeterlilik sınavını geçmesi sonrası girdiği mülakat sınavının sonucuna itiraz etme yolu açıktır. Böyle bir itirazda bulunmak isteyen kişi 2577 sayılı ve 20/1/1982 Resmî Gazete tarihli İdari Yargılama Usulü Kanununa göre 60 gün içinde, İdare Mahkemesine, yürütme durdurma istemli iptal davası açmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Geçirilmesi durumunda dava açma hakkı son bulur.

 

7) YÜRÜTMENİN DURDURULMASI ŞARTLARI NELERDİR?

İdari yargılamada yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için şu şartların gerçekleşmiş olması gerekir:

  • İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğmalıdır.
  • İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması gerekir.
  • Yürütmeyi durdurma kararı verilmesinin davacı tarafından istenmesi gerekir.
  • Davalı idarenin savunmasının alınması gerekir veya savunma süresinin geçmesi gerekir. Ancak uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemler hakkında yürütmeyi durdurma kararı idarenin savunması alınmadan verilebilir. Ancak kamu görevlileri hakkında tesis edilen arama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.
  • Yürütmenin durdurulması kararı teminat karşılığında verilir. Ancak durumun gereklerine göre teminat aranmayadabilir.
  • Olağanüstü hallerde, kanunla yürütmenin durdurulması kararı verilmesi sınırlanabilir (AY m.125/6.)
  • Yukarıda sayılan şartların gerçekleşmesi halinde yürütmeyi durdurma kararı verip vermemek mahkemenin takdirindedir. Yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için gereken koşullar sağlansa bile mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermek zorunda değildir. Yürütmeyi durdurma kararı gerekçeli olarak verilmektedir. Gerekçede ise idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka aykırı olduğu veya olmadığı ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur.

8) MÜLAKAT SINAVI SONUCUNA İTİRAZ DAVASI AÇILMASINA İLİŞKİN EMSAL KARARLAR

Danıştay 12. Daire Başkanlığı         2018/2239 E.  ,  2021/1582 K.

Polis Meslek Yüksekokulundan mezun olan davacı tarafından; Polis memuru rütbesine aday memur olarak atanması amacıyla 28.05.2018 tarihinde yapılan sözlü sınavın, sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin, sözlü sınav ve başarısız sayılma işleminin dayanağı olan 03.06.2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği’nin 5. Maddesinin iptali istenilmektedir.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca sözlü sınava tabi tutulduğu ve sınavda soruları bilmesine rağmen başarısız sayıldığı, Yönetmeliğin dayanağı olan Kanunda “sınavda başarılı olma” şeklinde bir düzenleme öngörülmüşken, dava konusu Yönetmelikte sınav şekli olarak sözlü sınavın belirlenmesinin hukuka aykırı olduğu, sözlü sınavın objektif kriterlere dayanmasının ve dolayısıyla etkin bir yargısal denetimin yapılmasının mümkün olmadığı, Yönetmelikte sözlü sınavın ne şekilde yapılacağına ilişkin net bir düzenleme bulunmadığı, adaylara soru kartı çektirilerek soru sorulması gerektiği, ancak komisyondaki üyelerin akıllarına gelen soruları sordukları, sınavın kayıt altına alınmaması ve verilen cevapların tutanağa geçirilmemesi nedeniyle sınavın değerlendirilmesinde objektif kriterlerin bulunmadığı belirtilerek, 28.05.2018 tarihinde yapılan sözlü sınavın, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin ve öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrencilerin Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulmalarını düzenleyen Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği’nin 5. maddesinin iptali istenilmektedir.

İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından; Dava konusu düzenlemelerin, dayanağı 3201 sayılı Kanun’un Ek 1. maddesine uygun olarak yapıldığı, sınavların, her okulda ayrı ayrı komisyonlar kurularak sözlü sınav komisyon üyeleri tarafından objektif bir şekilde Yönetmelikte belirlenen kriterler doğrultusunda yapıldığı, dava konusu Yönetmeliğin ve bu Yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun olarak gerçekleştirilen sınav işlemlerinin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesine dayanılarak hazırlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca, Polis Meslek Yüksek Okulundan mezun olacak adayların sözlü sınava tabi tutulduğu, davacının, sözlü sınav sonucunda başarısız sayılması üzerine söz konusu sözlü sınavın ve davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali ile anılan Yönetmeliğin 5. maddesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği’nin 5. maddesinin incelenmesi:

Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.

Hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi kanunların hukuk güvenliğini sağlaması, bu doğrultuda geleceğe yönelik, öngörülebilir kurallar içermesi gerekliliğidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar, yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir. Hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri de hiç kuşkusuz kazanılmış haklara saygı gösterilmesidir. Kazanılmış haklara saygı, hukuk güvenliği ilkesinin bir sonucu olup hukukun genel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku alanlarında genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunmasıdır. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni kanundan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması gerekir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Kural olarak kişisel hak haline dönüşmemiş, belli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ileride elde edilmesi olası beklenen haklar, kazanılmış hak olarak korunmaz. Meşru beklenti; makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklentidir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); özünde “varlık” olarak kabul görebilecek bir şahsi menfaatin, ulusal mahkemelerin yerleşmiş içtihadı gibi yalnızca ulusal hukukta yeterli bir temeli olması hâlinde mümkün olabileceği görüşündedir.

Anayasa Mahkemesi’nin 19.12.2013 tarihli ve B:2013/817 sayılı Mehmet Akdoğan ve Diğerleri başvurusuna ilişkin kararında, “Ölçülülük ilkesi; ‘elverişlilik’, ‘gereklilik’ ve ‘orantılılık’ olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. ‘Elverişlilik’, öngörülen müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını; ‘gereklilik’, ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, ‘orantılılık’ ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.” denilmektedir.

Dava dosyasının incelemesinden, 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanan 03.06.2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği uyarınca Polis Meslek Yüksek Okulu mezunları için (PMYO) 28-29 Mayıs 2018 tarihlerinde eğitim sonu sınavı yapıldığı, sözlü sınava katılan davacının, aday polis memuru olarak atanabilmek için sözlü sınavdan alınması gereken asgari 70 puanı alamadığından başarısız sayılması üzerine, sözlü sınavda başarısız sayılmasına işlem ile bu işlemin dayanağı olan 03.06.2015 tarihli ve 29375 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği’nin 5. maddesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dava konusu olayda; iptali istenen yönetmeliğin dayanağı olan 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanunu’nun 6638 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…öğrenimine devam edenler dahil…” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 04.05.2017 tarihli, E:2015/41, K:2017/98 sayılı kararıyla; öğrencilerin memuriyet hakkını kazanılmış bir hak olarak elde etmedikleri, zira bunların henüz memuriyete atanmadıkları ve memuriyetin bunlar yönünden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş kişisel bir hakka dönüşmediği, kanun koyucunun, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabileceği, bu değişikliklerin kişilerin beklentilerini etkileyebileceği, kişilerin meşru beklentileri aleyhine bir düzenleme yapılması söz konusu olmadığından kuralın kişilerin çalışma hürriyeti ve haklarına yönelik hukuki güvenliklerini ihlal eden bir yönü bulunmadığı ve anılan düzenleme emniyet hizmetlerinin daha iyi işlemesi amacıyla yapıldığından Anayasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle iptal talebinin reddine karar verildiği görülmektedir.

Diğer taraftan hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesi; hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren, hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir. Ancak güvenin korunması, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemelidir. Hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanması, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hâle getirilmesi sonucunu doğurur ki bu da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabilir. Bu nedenle kanun koyucu, Anayasa’da öngörülen kurallar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevine giriş koşullarıyla ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabilir ve bu değişiklikler kişilerin beklentilerini etkileyebilir.

Bir beklentinin hukuken koruma görebilmesinin ön koşullarından biri beklentinin haklı (meşru) beklenti seviyesine ulaşmasıdır. Haklı beklenti, bireyin kendisine güvenerek hareket ettiği lehine olan bir kanunda öngörülemez bir değişiklik yapılması ve bu öngörülemez değişikliğin herkes yönünden objektif olarak beklenebilecek bir beklentiyi sonuçsuz bırakması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gündeme gelmektedir. Ancak bir beklentinin hukuken korunabilmesi için anılan koşulların gerçekleşmesi yeterli olmayıp bu beklentinin korunmasına engel teşkil eden bir kamu yararının da bulunmaması gerekmektedir. Bu yönüyle anayasa yargısında kişi yararıyla kamu yararının karşı karşıya geldiği durumlarda ancak önemli bir kamu yararının bulunmadığı durumlarda haklı beklentinin korunması kabul edilebilir. Aksi takdirde kanun koyucunun kamu yararını gerçekleştirmek üzere değişen koşullara göre yeni politikalar belirlemesi imkânı önemli ölçüde zedelenebilir.

Yukarıda açıklanan ölçülülük ilkesinde belirtilen orantılılık uyarınca bu koşulun adayların yeterliliklerini tespit etmek amacıyla düzenlendiği, kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde işleyebilmesini sağlamak üzere kamu görevine alınacak kişilerin yeterliliklerini tespit etmek amacıyla sınav aracına başvurulmasının anılan amaca ulaşılması yönünden uygun bir araç olduğu görülmektedir. İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanması gerektiği açıktır. Yasa koyucu tarafından düzenlenen Kanun metninde açık bir şekilde, eğitimlerini başarıyla tamamlayan adayların Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiği hüküm altına alınmış, İçişleri Bakanlığınca hazırlanan Yönetmeliğin dava konusu 5. maddesinde ise bu hüküm doğrultusunda düzenleme yapılmıştır. Söz konusu düzenlemede; polis eğitim kurumları ve Emniyet Genel Müdürlüğü adına yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden, öğrenim süresini başarıyla tamamlayanların Emniyet Genel Müdürlüğü kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulacağının idare tarafından üst hukuk normlarına uygun olarak hazırlanan yönetmelik hükmüyle belirlendiği ve idarenin üst hukuk normları sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilenler ışığında, dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği’nin sınava katılacak adaylara ilişkin düzenlenen 5. maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Sözlü sınavın ve davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali isteminin incelenmesi:

Sözlü sınavda başarısız sayılma işleminin, diğer tüm idari işlemlerin yargısal denetiminde olduğu gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden yargısal denetiminin yapılması esastır. İdari işlemin yetki, şekil gibi salt usule ilişkin unsurları ile sınırlı olarak yapılacak bir yargısal denetim, hukuk devleti ilkesinin sağladığı güvenceyi temin etmeyecektir. Bu itibarla, davacının girdiği sözlü sınav öncesinde, sınav komisyonunca sınavda sorulacak soruların önceden hazırlanması ve tutanağa bağlanması, her adaya sorulan soruların kayda geçirilmesi ve sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi, böylece sözlü sınavın nesnel olarak yapılması ve yargısal denetimin tüm unsurlarıyla gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18.11.2013 tarihli ve E:2010/2194, K:2013/4094 sayılı kararı da bu yöndedir.

Davalı idarenin savunması ekinde gönderilen, davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemin dayanağı olan sözlü sınav komisyonu başkanı ve üyelerince verilmiş puanlara ilişkin tutanak ve sınav sonuçlarına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinden sözlü sınavın nesnel olarak yapıldığı ve yargısal denetim için aranan bütün koşulları sağladığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, dava konusu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılan sözlü sınavda ve davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davanın reddine oybirliğiyle karar verilmiştir.

 

Don`t copy text!