TUTUKLAMA TEDBİRİ VE BU TEDBİRE KARŞI BAŞVURULABİLECEK KANUN YOLLARI

TUTUKLAMA TEDBİRİ VE BU TEDBİRE KARŞI BAŞVURULABİLECEK KANUN YOLLARI

 

Tutuklama Ceza Muhakemesi Kanunun’da düzenlenen ve kişinin özgürlüğünü kısıtlayan en ağır ve tedbir niteliğindeki karardır.

Tutuklama kararı verilen kişi, tutukluluk süresince özgürlüğü kaldırılmış durumdadır. Bilindiği üzere; tutuklama kararının icrası, ilgilinin cezaevine konulması ile gerçekleştirilmektedir.

Tutukluluğun Sonlanma Halleri

Tutukluluk şüpheli ya da sanığın tahliyesine yönelik mahkeme kararı ile ya da tutuklanmasına karar verilen suçtan dolayı aleyhine hükmedilecek cezanın yargı organlarınca kesinleştirilmesi üzerine sonlanmaktadır.

TUTUKLAMAYA DAİR CEZA HUKUKU MEVZUATI

5271 sayılı Kanun’un “Tanımlar” kenar başlıklı 2. maddesi: “Bu Kanunun uygulanmasında; a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi altında bulunan kişiyi, b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi, … e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi, f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi, g) İfade alma: Şüphelinin kolluk görevlileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini, h) Sorgu: Şüpheli veya sanığın hâkim veya mahkeme tarafından soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili olarak dinlenmesini, … j) Suçüstü: 1. İşlenmekte olan suçu, 2. Henüz işlenmiş olan fiil ile fiilin işlenmesinden hemen sonra kolluk, suçtan zarar gören veya başkaları tarafından takip edilerek yakalanan kişinin işlediği suçu, 3. Fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanan kimsenin işlediği suçu, … İfade eder.”

5271 sayılı Kanun’un “Tutuklama nedenleri” kenar başlıklı 100. maddesi: “(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir: a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa. b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa. (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir: a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan; … 11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315)

TUTUKLAMA KARARI VERİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI

Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki; Türk Ceza Hukuku sisteminde ve yasal mevzuatında tutuklamadan daha ağır bir tedbir türü bulunmamaktadır. Tutuklamanın tedbir olmasının niteliğinin yanı sıra, tutuklama kararı ile birlikte şüpheli ya da sanığın özgürlüğü kısıtlandığından bu kararın istisnai olma niteliği söz konusudur. Dolayısı ile asıl olan kişinin tutuksuz yargılanması olup; tutuklama kararı veren mahkeme ya da hakimlikler tarafından şüpheli ya da sanığın hangi gerekçe ile tutuklandığının somut olarak izah edilebilmesi ve bu gerekçenin de hukuki denetime elverişli olması gerekmektedir.

Tutuklama kararı bu belirtilen istisnai niteliğinden dolayı yasal mevzuatımızda çeşitli koşullara bağlı tutulmuştur. Nitekim; CMK 100 Vd. maddelerinde :

  1. “Şüpheli veya sanığın “kaçması veya kaçması şüphesini uyandıracak somut olguların varlığı” halinde bir tutuklama nedeni olduğu kabul edilir (CMK md. 100/2),
  2. Şüpheli veya sanığın “delillerin karartılacağı” konusunda kuvvetli şüphe halinin varlığı bir tutuklama nedenidir (CMK md. 100/2),
  3. Katalog suçlar, yani kanunda açıkça tutuklama sebebi olarak gösterilen suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde bir tutuklama nedeninin de mevcut olduğu kabul edilir (CMK md. 100/3).”

Dolayısı ile kanun metninden yola çıkarak konuyu biraz daha açmak gerekirse; şüpheli ya da sanığın suçu işlediği konusunda kuvvetli bulguların olması dışında ayrıca ve ek olarak, kaçma ya da delilleri karartma şüphesinin de bulunması gerekmektedir.

 

Katalog Suçlar Yönü İle Tutuklama Tedbirinin Değerlendirilmesi

CMK 100/3. Maddesinde; katalog suçlar olarak belirtilen suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe durumunda tutuklama nedeninin mevcut olduğunun varsayılacağı ifade edilmektedir. Bu durumda kişinin salt bir katalog suç işlediği iddiası ile suçlanması durumunda tutuklanamayacağı, şüpheli ya da sanık hakkında bunun dışında suçu işlediği hususunda somut delillerin de bulunması gerektiği ifade edilmektedir. Mevcut uygulamada söz konusu hususun göz ardı edildiği durumlarla sık sık karşılaşılsa da; yasal mevzuatımız açısından konunun hayli özgürlükçü bir yaklaşım ile ele alındığı, hukuka aykırılıkların ise uygulamadaki hatalı değerlendirmelerden kaynaklandığı söylenebilir.

Tutuklama Yasağı

Tutuklama yasağı, CMK’da düzenlenmiş olup, kanunun lafzına göre bazı suçlarda hiçbir şekilde tutuklama kararı verilememesini ifade etmektedir. CMK 100/4. Maddesinde bu durum “ Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez olarak ifade edilmektedir.

Görüleceği üzere; kanun lafzı açıkça üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemeyeceğini düzenlemektedir. Bu durumun tek istisnası ise vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenen suçlardır.  Örneğin kasten yaralama suçunun basit halinde suçun üst sınırı 2 yılın altında olmasına rağmen, şüpheli ya da sanık hakkında tutuklama kararı verilebilecektir.

Ölçülülük İlkesi

Yazının başlarında açıklandığı üzere tutuklama kararı, kişiye uygulanabilecek ve özgürlüğünü kısıtlayan en ağır tedbir niteliğindedir. Bu durumda söz konusu tedbirin uygulanmasında ölçülülük ilkesinin göz önüne alınması gerekmektedir. Sanık veya şüpheli hakkında, tutuklama kararı ile elde edilebilecek fayda bir başka tedbir ile elde edilebilecek ise; tutuklama kararı verilmemelidir. Aksi durum hem yasal mevzuata hem de tutuklamanın tedbir niteliğine aykırı düşecektir. Ölçülülük ve orantılılık ilkesinin CMK’daki en önemli yansıması ile Adli Kontrol Tedbirleridir.

Tutuklama Kararına İtiraz

Tutuklama kararına itiraz kurumu, CMK ‘da öngörülen en ağır tedbir niteliğindeki tutuklama kararına karşı öngörülen ve savunmanın en önemli ögelerinden biri durumunda olan bir kanun yoludur. Şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi üzerine 7 gün içerisinde bu karara itiraz etmelidir.

Tutuklama Kararına Kimler İtiraz Edebilir ?

Tutuklama kararına karşı hakkında tutuklama kararı verilen şüpheli ya da sanık itirazda bulunabilir. Sanık bu itirazını bizzat kendisi yapabileceği gibi bir avukat vasıtası ile de yapabilecektir. Bunun yanında tutuklanan şüpheli ya da sanığın eşi de tutuklama kararına itiraz hakkına sahiptir. Bu konuda eşlere tanınan bu hakkın, tutuklama kararının etkilerinin ailevi ilişkileri etkileyebilecek boyutta olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu 2 ilgilinin dışında tutuklanan şüpheli ya da sanığın yasal temsilcileri de tutuklama kararına itiraz edebilecektir. Örneğin tutuklanan kişinin 18 yaşından küçük olduğu varsayımında, ilgilinin anne veya babası ya da her ikisi birden tutuklama kararına itiraz edebilecektir.

Tutuklama Kararına İtiraz Nereye Yapılır ?

CMK 105. Maddesinde tutuklama kararına itirazın değerlendirilmesi hususu : “103 ve 104 üncü maddeler uyarınca yapılan istem üzerine, merciince Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiin görüşü alındıktan sonra, üç gün içinde istemin kabulüne, reddine veya adlî kontrol uygulanmasına karar verilir. 103 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca yapılan istemler hariç olmak üzere örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından bu süre yedi gün olarak uygulanır. Duruşma dışında bu karar verilirken Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık veya müdafiinin görüşü alınmaz. Bu kararlara itiraz edilebilir” Şeklinde düzenlenmiştir. Bunun yanında; soruşturma aşamasında tutuklanan ve soruşturmanın devamında tutuklamanın ölçüsüz olduğunun değerlendirilmesi durumunda Cumhuriyet Savcısı tarafından şüphelinin tutukluluk halinin kendiliğinden sonlandırılmasına da karar verilebilir. (CMK 103/2 Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re’sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır)

Tutuklulukta Geçecek Azami Süreler

Tutuklulukta geçecek sürelerin sınırları doğrudan CMK ile düzenlenmiştir. Nitekim Madde 102 – (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda beş yılı geçemez. (1) (3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir. (4) Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. (Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.

Denilmektedir. Müsnet suç tipine ve delillere bağlı olarak işbu metinde yer alan süreleri aşan miktarda tutukluluk hali sürdürülemez. Aksi durum haksız tutuklama niteliğindedir.

 

 

 

Tutuklama Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği (Soruşturma Aşaması İçin)

ANKARA () SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

İTİRAZ EDEN :

ADRESİ :

VEKİLİ / VASİSİ / EŞİ :

KONU : .. Sulh Ceza Hakimliğinin .. Sorgu Sayılı ve .. Tarihli Kararı ile Verilen Tutuklama Kararına İtiraz İstemidir.

AÇIKLAMALAR :

Şüpheli hakkında .. Sulh Ceza Hakimliğinin .. Sorgu Sayılı ve .. Tarihli Kararı ile tutuklama kararı verilmiştir.

Bu karar yasaya aykırıdır.

  1. Şüphelinin kaçma şüphesi yoktur.
  2. Şüpheli Sabit ikametgah sahibidir.
  3. Tutuklama Kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesi bu olayda mevcut değildir.

Diğer İtiraz Nedenleri

(Olay özelindeki itiraz nedenleri yazılabilir.)

Bu nedenlerle tutuklama kararına itiraz ediyorum.

HUKUKİ SEBEPLER : TCK., CMK. AİHS. Anayasa Vs İlgili diğer mevzuat

HUKUKİ NEDENLER : …

SONUÇ VE İSTEM : Açıkladığım bu nedenlerle şüpheli … tutuklanmasına dair karara ilişkin itirazlarımı sunar, şüphelinin tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasını, aksi kanaat hasıl ise itirazın incelemeye yetkili ve görevli hakimliğe/mahkemeye gönderilmesini talep ederim.

İTİRAZ EDEN

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Don`t copy text!